Avrupa’daki türk öğrencilerin eğitim sorunları ve çözüm arayışları
17.01.2015 19:20
Avrupa’daki türk öğrencilerin eğitim sorunları ve çözüm arayışları
İkinci dünya savaşından sonra 1960 lı yılların başında Avrupa’dan
ve özellikle Almanya’dan işci isteğiyle Türkiye’den bir sürü kişi buralara
geldiler. Bu gelen birinci kuşak genellikle kırsal bölgelerden gelmiş, eğitim
düzeyi fazla olmayan kişilerdi. Çok ağır şartlar altında çalışmaya başladılar
ve Almanya ekonomisinin kalkınmasına sebep oldular. Bu kişiler aslında bir kaç
yıl çalışıp geri dönmek istiyorlardı, dolayısıyla da çoluk çocuklarını
yanlarında getirmemişlerdi. Ancak yıllar geçti ve bu işciler geri dönmekten vaz
geçip ailelerini buralara getirdiler. Birinci kuşak buralarda küçümsenmeyecek
kadar büyük işler başardılar. Camiiler açtılar, dernekler kurdular ve sivil
toplum kuruluşları oluşturdular. Bundan dolayı onlara daima şükran borçluyuz.
İkinci nesil ise aynı şekilde başarılı idi. Buralara gelip veya
burada doğup Almanca öğrendiler, okullarını bitirdiler, çoğu meslek sahibi
oldu, bazıları iş sahibi olup şirketer açıp başarılı bir şekilde hayatlarını
sürdürdüler.
Artık gelen Türk halkı geri dönmekten vazgeçmişti. Ikinci nesil
yetişkin olduktan sonra evlilikler başladı, bazıları eşlerini Türkiye’den
getirmeyi tercih etti, bazıları burada evlenmeyi, bazıları da burada ki egemen
kültüre adapte olup, evlilik dışı ilişkilere eğildiler.
İşte sorunlar aslında burada oluşmaya başladı. Maalesef bu ikinci
nesilden doğan ücüncü nesil çocukların durumu pek iç açıçı durumda değil.
Üniversiteyken bir Pedagoji Profesörü Vorlesungunda şöyle demişti:
“Türkiye den işci olarak gelen birinci nesil doğal olarak almanca eksiklikleri
mevucuttu, ama iş yerine adapte olmuş memnun bir şekilde yaşadılar. İkinci
nesil ise burada okudular, Almanca öğrendiler, başarılı oldular, meslek sahibi
oldular, hatta iş yerleri açıp Alman ekonomisine katkıları bile oldu. İkinci
nesilden sonra Almanya da doğan üçüncü nesil de ise anlaşılması zor eksiklikler
görmekteyiz. Bu nesilin en büyük sorunu almanca dil sorunu. Maalesef bu nesil
ne tam doğru almanca konuşmaktadırlar ne de anadilleri Türkce yi. Ebeveynlerinin
burda yetişmesine rağmen ve topluma entegre olmalarına rağmen çocuklarda dil
sorunu çok büyüktür dolayısyla okulda başarı oranları da. Bunların sebeplerini
teşhis etmek gerekir” demişti.
Evet Profesörün dedikleri doğruydu. Bizlerde eğitmen olarak bu
sorunları müşahade ediyoruz.
Peki bu üçüncü nesilin dil sorunun ve okulda başarısızlıklarının
ana sebepleri nelerdir:
Ana Problemler ve çözüm önerilerini şöyle sıralayabiliriz.
1. Çocuklar kendi ana dilini tam olarak konuşamadıkları için,
almanca öğrenmekte de zorluk çekiyorlar. Dil bilimcileri diyorlar ki: “Kim ana
dilinini çok iyi bilirse, yabancı dili de ona göre kolay kavrar ve öğrenir”.
Çözüm: O halde çocuklara ilk etapta iyi bir Türkçe öğretmemiz kaçınılmazdır.
Daha sonra da elimizden geldiği kadar almanca öğrenmelerine hem madden hemde
manen destekçi olmak.
2. Çocukların almanca dil sorunu olduğu için, ne almanca dersini,
ne matamatik dersini, ne de Sachunterricht (Sosyal bilgiler) dersini tam olarak
anlıyorlar. Bu sebepten dolayı bir hayli türk öğrencisi Förderschule denilen
(eski adi ile Sonderschule für
Lernbehinderte denilen) özel okullara gönderiliyorlar ve hayatları boyunca
başarısız olmaya mahkum bırakılıyorlar. Yabancı öğrencilerin Sonderschule deki
oranları 4% dür (Almanların ise 2%).
Çözüm: Aynı şekilde almanca öğrenmeleri için gayret göstermek
ve okuluyula ve öğretmenleriyle sık sık
irtibata olmak. Bir velinin çocuğuyla ilgilendiğini gören öğretmen o
öğrencisine daha olumlu yaklaşır.
3. Almanya da işsizilk oranı çok büyük. Tabiiki bu oran Türkler
arasında da çok yüksek. Velilerin işsizlik yüzünden gelirleri de düşük olduğu
için, çocuklarına Kindergartenlerde yer bulmaları çok zor oluyor. Okula giden
çocukları için de yeterli ek eğitim desteğine baş vuramamaktadırlar.
Çözüm: Ne olursa olsun, bizim ilk birinci yatırımımız çocuklarımız
için, onların eğitmi için olması lazım. Şimdiye kadar yatırımlarımız ‘bence’
yanlış yerlere yaptığımız için çocuklarımız o kadar başarılı olmamıştır.
4. Almanya’da son 20-30 yılda teknolojinin çok gelişmesiyle ve
heryerin robotlaştırılmasıyla iş gücü ihtiyacı gerilmemiş işsizlik oranı
yükselmiştir. Bugün artık diplomalıların dahi iş bulmakta güçlük çektikleri
yepyeni bir iş piyasası sözkonusudur. Yüksek işsizlik oranının bizim
insanlarımız ve özellikle de hayata yeni atılan gençlerimiz arasında iki üç
misli daha yüksek olmasının altında eğitim eksikliğini görmek gerekir.
5. İstatistiklere bakıldığında, eğitim düzeyi düşüklüğü ile
işsizlik rakamlarının birbirleriyle doğru orantılı olarak seyrettiğini görmekteyiz.
6. Türk gençleri Alman yaşıtlarına kıyasla maalesef ters
ayrıcalıklı bir konumda bulunmaktadırlar. Bu kaygı verici durumun altında
kuşkusuz, Alman eğitim sisteminin yetersizliklerinin ve yer yer ayrımcı ve
dışlayıcı bakış açılarından beslenen uygulamaları görmek gerkir.
7. Yanısıra da, ebeveyn ve öğrenci velileri olarak bizlerin
çocuklarımızın eğitim ve gelişimine yeterince eğilmemiş olmamız da yatmaktadır.
Çocuklarımızın eğitimiyle ilgilnemiyoruz. Kendimizce de birsürü gerekçe
buluyoruz. Acaba bu gerekçelerin nekadarı geçerli gerekçedir onu kendi
tercihlerinize burakıyorum.
8. Eğer anne baba olarak çocuklarımızın eğitimiyle
ilgilenemiyorsak, ozaman görevimiz sivil toplum kuruluşları oluşturup
eğitmenler bularak bu görevi onları devretmek.
Dünyanın hiç bir yerinde sorunsuz insan toplulukları yoktur.
Umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. En önemli husus, sorunun doğru teşhis
edilmesidir.
Doğru teşhis olduktan sonra çözümlere de daha net bir şekilde
ulaşabiliriz
Bazı istatistik bilgiler:
Almanya genelinde ilk
ortaokul ve meslek okullara giden türk öğrenci sayısı 500 000 civarındadır ve
almanya genelindeki oranı 4% dür ve yabancı öğrenciler arasında ki oranı da 44
% dir.
Eyaletler arasında en çok
yabancı öğrenci sayısı olan: Hamburg 22 %, Berlin 17 %, Bremen ve Hessen 16%,
NRW 13 %, Bayern 7 %
Almanya genelindeki
okullarda yabancı öğrencilerin oranı 9,5 %. Sekundarbereich de 7,7 %,
ilkokullarda 12 %, Sonderschule lerde ise 15 % dir.
Yabancı öğrencilerin
Sonderschule deki oranları 4% dür (Almanların ise 2%). Baden-Württemberg,
Niedersachsen ve Saarland a ise, Sonderschule lere giden yabancı öğrencilerin
oranı, Alman öğrencilerinden üç kat daha fazla. Yabancılar arasında en çok eski
Yugoslavya dan gelen öğrenciler Sonderschule yi ziyaret ediyor.
Sekundarbereich dediğimiz
5. sınıftan sonra ki okullardaki Türk öğrencilerin oranı şöyledir: Toplam
olarak yaklaşık 200.000 Türk öğrenci bulumaktadır. Hauptschule: 45 % (Almanlar:
16 %), Realschule: 18 % (Almanlar: 21 %), Gymnasium: 11,5 % (Almanlar: 39%),
Integrierte Gesamtschule (yani Haupt- ve Realschule ve Gymsium öğrencilerin
karışık gittiği bir okul şekli): 17 % (Almanlar: 8,5 %)
Almananya genelinde
yabancılar arasında Hauptschule yi Abschluss yapmadan terkedenlerin oranı 17%,
Sonderschuleyi 9 yıllık Schulpfllichti doldurup Abschluss yapmadan bitirenlerin
oranı 5%, Hauptschulabschluss yapanların oranı 34 %, Realschulabschluss
yapanların oranı 23 % ve Abitur yapanların oranı 7%.
Almanya’nın büyük kentlerinden Frankfurt şehrinde türk öğrencilerin
20 % si Abschluss yapmadan (yani ilkokul
diplomasını almadan) okulu terkediyorlarmış. 60 % ı ise Ausbildungsplatzı
(Meslek öğrenim yeri) yokmuş.
Kommentare
Kommentar veröffentlichen