Fârâbî



Fârâbî

  • Yunan felsefesinin temel kavramlari: insan, dünya, doğa.
  • Vahye dayanan dinlerin temel kavramlari: tanrı (Allah), insan, ahiret hayatı
  • Islam dünyasına Felesefyi ögreten Fârâbî, orta çağ da yahudi filozof Maymonides ve hristiyan filozof St. Thomas üzerinde etki bırakmıştır.
  • Fârâbî'nin siyaset felsefesi daha çok ahlâk felsefesidir, zira onun için en yüksek iyi insanın hem dünyevî hem de uhrevî mutluluğudur.
  • Orta çağ İslam coğrafyasında Platon'un bütün eserleri Arapça'ya tercüme edilirken Aristoteles'in siyasetle ilgili ana eseri tanınmıyordu.
  • Fârâbî kendisinden sonra gelen müslüman filiozofların aksine hiç bir zaman siyaset'de aktif rol almamış, hiç bir siyasi görev üstlenmemiş.
  • İslamî siyaset felsefesinin geleneği Platona'a dayanırken, Latin Hristiyan felsefe geleniği de Aristoteles'e dayanır. Farklı gelenekler.
  • Fârâbî'ye göre hem bu hayatta hemde gelecek hayatta insana şu vasıflar mutluluk verir: nazarî erdem, fikrî erdem, ahlakî erdem, pratik sanat.
  • Fârâbî'ye göre avam yaygın ama doğru  olmayan görüşlere sahip olanlardır. Bunlar  ispattan ve bilimden anlamaz, sadece hayal gücleri vardır.
  • Fârâbî: "Filozof, en yüksek yönetici (hükümdar, kanun koyucu) ve imam (örnek olarak uyulan ve kabul gören) deyimleri aynı anlama gelir."
  • Fârâbî mutlu insan nazarî erdem, fikrî erdem, ahlakî erdem ve pratik sanat sahibı olandır, bunlarda öğretim ve eğitimle elde edilir diyor.
  • Fârâbî'ye göre öğretmek, nazarî erdemleri ortaya çıkarmaktır, eğitmek ise ahlâkî erdemleri ve amelî sanatları ortaya çıkarma yöntemidir.
  • Fârâbî'ye göre öğretme sadece sözle olur. Eğitimek ise insanlara fiilerleri yapma yönünde bir azim oluşturma gayretidir (motivasyon).
  • Fârâbî bir şey iki yolla kavratılır diyor: Onun özünün akılla algılanmasını sağlamak ve onu ona benzeyenle (transfer) tahayyül ettirmek.
  • Fârâbî felsefenin/yüksek hikmetin Irak halkından Mısır halkına ordan Yunanlılara, Süryanilere ve daha sonra da Araplara geçtiğini söylüyor.
  • Fârâbî gerçek bir filozofu (en yüksek yöneticiyi, hükümdarı, kanun koyucuyu, imamı) şöyle tanımlıyor:
    Bir şeyi anlama ve tasarlamada üstün olmalıdır. İyi bir hafızaya sahip olmalı, incelemenin getireceği zahmetlere katlanmalıdır. Doğruluğu ve doğru insanları, adaleti ve adil insanları sevmeli, arzu ettiği şeylerle ilgili kavgacı olmalı. Yemek, içmek konusunda açgözlü olmamalı, şehvet, altın, gümüş ve benzeri şeyleri küçümsemeli. Yüksek ruhlu olmalı, halkın gözünde çirkin olan şeylerden kaçınmalıdır. Dindar olmalı, doğruluk ve adalete kolayca boyun eğmeli, kötülük ve adaletsizliğe karşı ise dirençli olmalıdır. Doğru olan şeyleri yapma konusunda kuvvetli bir azme sahip olmalıdır. İçinde yetiştiği dinin görüşleri ile ilgili doğru kanaatlere sahip olmalı, dindeki erdemleri ve fiileri sıkca uygulamalı. O toplumda yaygın ve genel olarak kabul gören erdemleri benimsemeli, genel olarak kabul edilen güzel fiiilere aykırı davranmamalıdır.

Kommentare