İslamî kaynaklarda çocuk eğitimi
18.01.2015 15:30
Kuran birçok meselede çocukla alâkalı sorumluluk ve mesûliyeti aile
reisine bırakır. Bilhassa terbiye konusunda birinci sorumlu aile ve dolayısıyla
aile reisidir. Tahrim Suresi (66) 6. Ayet'de Allah (c.c.) mealen şöyle
buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu yakıtı insanlar ve
taşlar olan cehennem ateşinden koruyun!”
Başka bir ayette de Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
“De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini,
hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır.
Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle)
tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca
benden korkun.” (Zumer Suresi, 39: 15-16)
Peygamberimiz bir hadisi şerifte diyor ki : “Çocuğun babası
üzerinde hakları vardır: İsmini, ahlâkını güzel yapması; temiz rızıkla
beslemesi; okuma yazma, yüzme ve atıcılık öğretmesi; buluğa erince
evlendirmesi.” Bundan dolayıdır ki, eski alimler hep erken yaşta Kuran
öğrenmişler ezberlemişler, babalarının desteğiyle medreselerde yetişmişler ve
alim olmuşlardır.
Hz. Peygamber her çocuğu severdi ama özellikle de yetim ve öksüz
çocuklara kucak açtı, hayatında hiç bir çocuk dövmedi, onları gelecek olan her
çeşit manevi ve maddi zararlardan korudu, çocuklarla sevindi ve üzüldü ve
onların eğitimleriyle yakından ilgilendi.
Hz. Peygamber çocuklara çok önem verirdi. Ashabına çocuk sahibi
olmalarını teşvik ederdi. “Ben sizin çokluğunuzla övüneceğim” derdi. Ya da
insan ölünce amelinin sona ereceğini, ancak geride bıraktığı sahih evladın
yapacağı duânın ona fayda vereceğini bildirmişti.
Hz. Peygamber çocuğun sağlığına çok önem verirdi, hamile bir
kadının orucu cocuğa zarar verecekse o kadının oruç tutmaması gerektiğini
belirtirdi, aynı zamanda da iki sene emzirme zorunluluğu getirirdi.
Hz. Peygamberimiz yeni doğan çocukları kolllarına alıp onlara
hayır duada bulunurdu, ağızlarına
ezilmiş hurma verirdi, kulaklarına ezan okurdu, onlara güzel isimler verirdi,
Akika kurbanı keserdi ve çocuğun saçlarını keserdi ve saçın ağırlığınca gümüş
tasadduk etmeyi tavsiye ederdi, çocukların sıhhatlı olmaları için sünnet
ettirirdi. Her bu yaptığı şeylerin büyük hikmetleri vardır ve Peygamberimizin
çocuklara verdiği önemi gösterir.
Hz. Peygamber çocukları öper, omzuna çıkarar, sırtına alır,
bineğine bindirir, sofrasına çağırır, davetlere götürür, onlarla yerine göre
şakalaşır, onlara namaz kıldırır, sohbet toplantılarında yer verir, camiye
getirirdi. Zaman zaman onlara tavsiyelerde bulunarak, dini bilgiler ve Kur’an-ı
Kerîm öğretirdi.
Peygamber efendimiz çocuklara karşı çok merhametliydi. Hz. Aişe
anlatır:
“Bedevînin birisi gelerek Hz. Peygamber’e “Demek siz çocukları
öpüyorsunuz, oysa onları biz hiç öpmeyiz” deyince Resulullah (sav) şöyle
buyurdu: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez".
Peygamberimiz çocuklara daima sevgi gösterirmiş. Onları
kucaklarmış, öpüp koklarmış, omzuna alıp gezdirirmiş, yanında minbere
çıkarırmış, onlara sevgiyle bakıp gülümsemiş, çocukların başını, yanağını ve
sırtını okşamış, onların hoşa gitmeyen davranışları karşısında azarlamazmış,
kesinlikle gönüllerini kırmazmış, onlara sadece nasıl hareket etmeleri
gerektiğini söyleyerek yol göstermiştir, onların sıkıntıya düşmelerine
dayanamazmış, onlarla zaman zaman şakalaşırmış, onlara hediyeler dağıtırmış,
Peygamberimiz çocukların beden sağlığıyla birlikte ruh sağlığının
korunmasını ister, beslenme ve
bakımlarıyla ilgili tedbirler alırmış, hasta oldukları vakit derhal tedavi
olmalarını ve her türlü tehlikeden korunmaları gerektiğini belirterek,
çocukların akşam üzeri karanlık çöktüğünde dışarı çıkmamaları gerektiğini
söylemiş.
Hz. Peygamber efendimiz çocuklara infakta bulunulmasını emretmiş ve
şöyle buyurmuştur: “Kişinin, sevabını umarak çoluk-çocuğuna yaptığı infak onun
için bir sadakadır” buyurmuş.
Kuran-ı Kerim’de (31. Lokman Suresinde) örnek bir eğitmen olarak
Lokman Hekim karşımıza çıkar:
13. Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma!
Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti.
16. (Lokman, öğütlerine
devamla şöyle demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir
hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde
yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir.
Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
17. Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye
çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.
18. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek
yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.
19. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en
çirkini merkeplerin sesidir.
Çocuk eğitimindi dikkat edilmesi gereken hususlar:
Ebeveyn olarak görevimiz çocuklarımıza karşı azami şekilde gayretli
olmaktır. Elimizden geldiği kadar, zamanımızı, bütçemizi, ilgimizi onlara
odaklamamız gerekiyor. Biz onlarla ilgilnemezsek, muhakkak onlar kendilerinle
ilgilenecek şahısları bulacak ve belki de bizim arzularımızın dışında
yetişecekler. Unutmayalım ki dinimiz, çocuğun her çeşit terbiyesinden öncelikle
babası ve ailesi mesuldur.
Çocuklarımızla yaşlarına göre ilgilenmemiz gerekir. Zaman zaman
oyuncak arkadaşı olmak, zaman zaman dert ortağı ve arkadaşı olmak durumundayız.
Kesinlikle çocuklarımıza eşit davranmamız gerekir. Ayırım
yapmamalıyız. Kızlarımıza karşı değişik oğullarımıza karşı değişik
davranamayız. Her ikisinde de eşitliğimizi korumalıyız. Zira okullarda hep
tartışmalar türk ailelerindeki kız erkek ayrımı üzerinedir. Dinimiz ayırım
yapmamızı kabul etmez.
Çocuklarımızla zaman zaman istişare yapmalıyız. Fikirlerini
öğrenmeliyiz. Unutmayalım ki, Hz. Yakup Hz. Yusuf’la rüyası hakkında istişare
yapmış ve oğluna yol göstermiştir. Aynı şekilde Hz. İbrahim Hz. İsmail’e
rüyasında onu kurban etttiğini anlatmasını ve onun fikrini aldığını
görmekteyiz.
Dinamizim gençliktedir. Bir cemiyetin saplanmış bulunduğu her çeşit
sapıklıklarına karşı gelenler, öncelikle ve çoğunlukla “gençlerdendir”. Örneğin
Ashabı Kehf diye bildiğimiz yedi genç, içinde yaşadıkları cemiyeti “Allah’ı
bırakıp Ondan başka tanrılar edindikleri” için terkederler. Veya putperestlere
karşı gelen ve putları kıran genç İbrahim a.s. dır.
Davranış bozukluluğundan bahs ediyoruz zaman zaman. Davranış, iyi
ve kötü davranış diye ayrılır. Davranışlar insanın kendi iradesiyle yanı kendi
seçimiyle gerçekleşir. Ve davranışlar daima motivasyonla bağlantılıdır.
Motivasyon ise “Bir kimseyi seçmeye, bir haraket yapmaya yahut haraket yolunu
diğerine tercih etmeye teşvik eden sürücü kuvvetler”dir. Yani Motivasyon da
herzaman bir gerekçe vardır ve birşeyin “niçin ve neden” yapıldığını belirler.
O halde bir çocuğun bir davranışını izlerken hangi motivasyonla, yani “neden ve
niçin” , yani “hangi niyetle” yaptığnı öğrenebilirsek, coçuğa daha çok yardımcı
olabileceğimiz kesindir. Çünkü davranış
sırasında, insanın neden o şeyi seçtiğini, şunu değil de neden işine geldiğini
veya neden şu şekilde haraket etmek istediğini bulmak önemlidir.
Psikologlar, bir kimseyi harekete geçirmek için, kımıldatmak için
en iyi kaynağın hararetli bir ilgi olduğu görüşündedirler. Çocukları istenilen
yöne çekmek, onlara istenilen bilgiyi verebilmek için ilgi çeken davranışlarda
bulunmak gerekmektedir.
İnsanlar arasındaki en güçlü bağlar sevgi yoluyla gerçekleşir. Bu
sebeple Peygamberimiz, sevdiğimiz kimseye bu duygumuzu ifade etmemizi tavsiye
etmektedir. Tıpkı bunun gibi, çocuklara karşı duyulan sevgi ve merhamet
duygusunun da onlara bir şekilde hissettirilmesi gerekmektedir. Psikologlar da çocuğun normal gelişmesinin
temelinde sevginin önemli rol oynadığını belirtmişler. Büyük çocuklar
sevdikleri kimselerle beraber olmaktan, onlarla dertleşmekten ve onlara
hislerini ifade etmekten hoşlanırlar. Sevdikleri kişileri taklid ederler. Büyüklerin küçüklere sevgiyle, şefkatle
yaklaşması, onlarda müsbet ruhî durumlar meydana getirir ve aradaki sevgi
bağlarını güçlendirir. Dolayısıyla
çocuklara karşı sevgimizi hem tavır ve davranışlarımızla göstermemiz hemde
sözlü ifadelerle belirtmemiz gerekir. Mesela: “Oğlum, yavrucuğum,
yavrucaklarım, uşaklarım”.
Ruh sağlığı uzmanları, çocuklara sürekli olarak dur, otur, yapma
demekten kaçınmanın yerinde bir davranış olacağını belirterek, bu yaşlarda
çocuğu korkutmanın, sert cezalarla veya dayağa başvurmanın zararlı olacağın
belirtiyorlar. Çocuklarda kırıklık oluşturan her davranış zararlıdır. Çünkü
çocukların ruh hali çabuk değişmektedir.
Çocuklara oynamalarını izin vermek gerekir, oyunlar çocukların
ruhsal dinlenmesine vesile olur ve çocuk için yemek ve içmek gibi zaruridir.
Çocuklara etkinikleri için geniş fırsatlar vermek lazım,
arkadaşlarını hoş karşılamak gerekir, arkadaşlarıyla kendisini ilgilenen
konularda söz hakkı tanımak, onların ruh sağlığı açısından önemlidir.
Çocukalara şahsiyet kazandırmaya çalışılmalı, yani kişillik, onur,
benlik, haysiyet, şeref gibi onurlu duruşlar. Çevrenin ve toplum değerlerinin
çocuğun şahsiyetini etkiler. O halde çocukları topluma entegre etmek,
sohbetlere ve toplantılara katılımlarını sağlamak gerekir.
Çocuklarin iyi davranış sahibi olmalarını istiyorsak, onlara güzel
alışkanlıklar aşılalamalıyız Çünkü alışkanlık kazanma önemli bir öğrenme
çeşididir. İnsan dikkatlı olmaya, başkalarına sevgi ve saygıya, ibadetlere,
inançlara alışkanlık kazanır. Alışkanlığın en iyi kazanılması, tekrarlama
sayesindedir.
Çocukları iyi terbiye etmemiz gerekiyor, yani anne ve baba olarak
iyi ahlak davranışları kazandırmalıyız. Onlara temiz olmalarını, itaatlı
olmalarını, Allah sevgisini, sır saklamasını, sabırlı olmalarını, yasak olan
herşeyden sakınmalarını, kimseye kin ve düşmanlık beslememelerini, başkasının
hakkına tecavüz etmemelerini, ibadetlere, özellikle de namaza riyayet
etmelerlini, toplum değerlerine ters düşecek şeylerden kaçınmalarıni
tembihlemek gerekiyor.
Çocuk eğitiminde şu metodlar çok önemlidir:
1. Çocuklara sevgi ve hoşgörü ile yaklaşmak lazım.
2. Çocuklara ilgi göstermek,
3. Taklit etme olgularından istifade etmek, onlara iyi bir örnek,
iyi bir model olmak gerkir.
4. Çocuklara disiplin uygulanması, çünkü çocuğun birtakım kurallara
uyması gerekir. Disiplin uygulamanın en
iyi yolu, ikna yoluna başvurmaktır.
5. Telkinde bulunulması,
çocukları aydınlatmak. Telkin bir fikrin zihine sokulması ve o zihin tarafından
kabullenilmesi hareketidir.
6. Çocukların
mükâfâtlandırılması. Yapılan deney ve araştırmalar, mükâfât bekleyen çocukların
daha iyi eğitildiklerini göstermiştir.
Çocukları teşvik etmek, mesela öğretmenin öğrencisini övmesi gibi
bir mükafaatdır. Mükafatlar daha çok maddi olmayan çeşitlerdendir, çünkü
çocuklar üzerinde daha fazla etkilidirler. En çok rastlanan mükafaat şekli ise
beğenilerek takdir edilmektedir.
7. Soru ve Cevaplarla
Eğitmek. Soru sorma zihini çalıştıran ve zorlayan, kuvvetli bir
yoldur. O yüzden eğitimciler tarafınan
devamlı kullanılır.
8. Tedriciliğe önem vermek. Bu metod da muhatabın durumu göz önünde
bulundurulup bilgiler zaman içinde peyderpey örnekler vererek, açıklamlar
vererek, biigilleri hazmettirilerek verilir. Bu metod ise, insan psikolojisine
en uygun eğitim metodudur.
Kommentare
Kommentar veröffentlichen