İslam Dünyagörüşünde Ahlak


Prof. Dr. Alparslan Açıkgönenç'in makalesinden alıntıdır:

İslam dünyagörüşündeki değer anlayışı, dini, ahlaki ve hukuki uygulamalarda bütünlük içermektedir. Yani bunlar biri birinden koparılıp ayrılamaz bir bütünün parçalarıdır.  O bütün de bizim "din" olarak bildigirniz gerçektir. Bu itibarla, hukuk, din ve ahlâk bir yapının asli üyeleri, mütemmim cüzleridir. Onun içindir ki, İslam medeniyetinde bir din olarak İslam'dan bağımsız bir ahlâk felsefesi geliştiren hiçbir düşünür olmamıştır. Hakikatı halde ahlâk, dinin mütemmim bir unsuru olduğundan İslam dünyagörüşünde ahlâk felsefesi olamaz. Şayet Müslüman bir fiozof tarafından ahlâk felsefesi üzerine yazılmış  bir kitap bulunursa biz rahatlıkla onun yabancı kökenli olduğunu söyleyebiliriz.
O halde ahlâk anlayışının neş' ettiği temel dünyagörüşü olduğuna göre İslam dünyagörüşüne bağlı olan ahlâkın dine dayandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunu açıklayan ilim de fıkıhdır, o halde diyebiliriz ki, İslam ahlâk anlayışı üç boyutta insana sorumluluk yüklemektedir:
  1. Ferdi boyutta, insanın kendine karşı görevleri:
  2. Toplum boyutunda (içtimâî), insanın çevreye, aile ve toplumuna karşı sorumlulukları ve görevleri,
  3. Ferdi ve içtimâî boyuta anlam bahşeden yaratıcıya karşı görev ve sorumlulukları.
Bu üç boyut bir birini tamamlayan ahlâkî unsurlardır. Yani bir Müslüman bunlardan birini ihmal ederse ahlâk kuralları tamamen ihlâl edilmiş olur.
İslam düşünce geleneğinde tekvini ayetler olarak bilinen "kozmik" âlem, yani kâinat Allah'ın ayetidir. Müslüman hukukullaha riayet etmek için ahlâken bu âlemdeki yaratılış gayesine uymak zorundadır. Aksi halde İslam'ın ahlâkî görevleri tamamlanmamış olacaktır. Biz çoğu zaman haramları işlememekle ve ibadetlerimizi yapmakla zannediyoruz ki dini vecibelerimizi yerine getirdik ve bitti. Hâlbuki hukukullah görevlerimizi de aynı titizlikle yerine getirlip Allah'ın kevnî ayetlerini ve O'nun yaratılış gayesini korumak için yeryüzünü "islah edici" olmalıyız. 
İslam Ahlâkı, Kant ve ve Aristoteles'in açıkladığı gibi amacı mutluluk olan ve sırf akla dayalı bir ahlak değil, vahye dayalı bir ahlâkdır.
Kur'an açısından ahlakın amacı mutluluk değildir. Ayetler çerçevesinde denebilir ki, Kur'anî ahlakın amacı, tahkiki iman ile yakîne ulaşmak ve itmi'nanı elde etmektir. Çünkü Kur'an'ın  belirttiğine göre "kalpler sadece Allah'ı anmakla mutmain olurlar" (13/Ra'd, 28). Bunları elde etmeyi başaran bir kimse rıza makamına ulaşır ve felaha erer. 

Kommentare