Nakıb el-Attas

Nakıb el-Attas'ın Görüşleri 

Modern Psikoloji
Malazyalı El-Attas'a göre Müslüman düşünürlerin modem psikoloji karşısında yaşadığı zihni bölünme ve karmaşa, geleneksel nefs ilminin çağdaş bir dille yeniden ifade edilmesini zorunlu kılmaktadır. K!asik düşüncenin geliştirdiği nefs ilmi, bir tarafta ontoloji ve kozmoloji, öte tarafta epistemoloji ve 'psikoloji' ile yakından irtibatlı olduğundan, Attas psikoloji kelimesini, 'nefs ve ruh ilmi' manasında kullanır. Bu manada psikolojinin alanına epistemolojik konuların yanısıra, nefs ve dereceleri, tezkiye, kalbi bilgi, ah!ak ve fazilet gibi meseleler de girer.


İslam Bilimi Yahut İslami Bir Bilim Felsefesi 
Modern bilimsel keşifler ile dini inancın yüzeysel bir şekilde telif edilmesine karşı çıkan Malazyalı el-Attas, 'bilimsel tefsir' (et-tefslru'l' ilml ve fenni) çabalarını tenkit eder. Metafizik hakikati bünyesinde barındıran dine, bilimsel-tecrübi bir temel bulma çabasının ürünü olan ve İslam dünyasındaki din-bilim söylemini derinden etkileyen "bilimsel tefsir hareketi", hatalı bir önkabulden hareket ettiği için reddedilmelidir.
Doğrudan bilimsel faaliyete ilişkin deney, gözlem, sınıflandırma gibi "pratik" konular yerine, bilim felsefesi üzerine yoğunlaşan Attas, İslam bilimi kavramı ile, 'İslami bir bilim felsefesi'ni kasteder. Bu tip bir felsefi çerçeve, akıl ve tecrübenin dışındaki vahiy, ilham ve sezgi gibi bilgi türlerini inkar etmez yahut duyulara indirgemez.
İslam bilimi, varlık ve bilgi hiyerarşisini bir veri olarak kabul eder. Evrendeki düzeni (nizam), hem bilimsel nedenselliğin, hem de madde-ötesi Yaratıcı'nın bir delili olarak yorumlar. Tabiat alemini salt değişime (kevn u fesad=oluş ve yokoluş) indirgeyen modern bilimin tersine, İslam bilimi hem değişimi hem de sürekliliği, tabiatın değişmez nitelikleri arasında kabul eder. Dahası, Kur'an'ın "sünnetullah" olarak atıfta bulunduğu kozmik kurallar, bugün tabiat kanunları dediğimiz ilkelere tekabül eder.
Modern fizikalizmin tersine, sünnetullah, sadece "yatay nedenselliğe" dayanmaz ve "dikey nedenselliği" bir veri olarak kabul eder. Aynı şekilde tabiat alemi, cansız bir madde yığını değil, Yaratıcı'nın bir sanat eseridir ve bu manada insana verilmiş bir emanet ve tefekkür etmesi için yaratılmış bir ibrettir.

(Nakıb el-Attas kütaphanesi)

Bilginin İslamileştirilmesi kavramı, İslam düşüncesinin karşılaştığı problemleri tespit etmek, düşünce yapısının yenilenmesi ve geliştirilmesi için çalışmalar yapmak, bütün ilmi dallarda şuurlandırma faaliyetinde bulunmak ve bilginin tahkikinde çalışmalar yaparak İslami maksatlara dayandırmak için 1970’li yıllarda fikir olarak doğmuştur
Eğitim
Eğitimin nihai gayesi bilgiye ulaşmak, bilgiye ulaşmanın hedefi ise bireylere iyilik ve adalet gibi erdemleri aşılamakhr. Kollektif yapıların bir parçası olarak 'vatandaş' ile, bir bütün olarak ele alınması gereken 'insan' arasında ayrım yapan Malazyalı el-Attas, İslami bir eğitim modelini, birey merkezli ve "edep" kavramı üzerine mebni bir yapı olarak görür. Eğitimde öncelik, öğretmene yahut müfredata değil, öğrenciye ve onun zihni, ahlaki-manevi ve kişilik gelişimine verilmelidir. Eğitimin hem gayesi hem de aracı edeptir. Edep kavramının merkezi yerinden dolayı, Attas İslam eğitimini bir "te'dib (edep kazandırma)" hareketi olarak tanımlar.
Bilgi ile ahlakı (erdemli olmayı) birleştirmeyi hedefleyen "te'dib" kavramı, aynı zamanda akıl ile kalbi, vahyi ve kesbi bilgiyi, "iyi insan" ile "iyi vatandaş" olmayı, birbirini tamamlayan unsurlar olarak görür. Bu manada edep, "bilginin ve varlığın, çeşitli derece ve kademelere göre hiyerarşik olarak tanzim edildiğini kabul etmek ve insanın bu hiyerarşi içindeki yerini ve maddi, fikri ve manevi yeteneklerini bilmesi" olarak tanımlanır. Böylece eğitimin gayesi, sadece bilgi yahut kollektif normları genç zihinlere aktarmak değil, onlara akıl, kalp, tefekkür, edep, hiyerarşi, olgunluk, erdemlilik, iyiyi kötüden ayırma ve adalet gibi kavramları belletmek suretiyle entegre olmuş kişilikler yetiştirmektir. Bu bilgi ve eğitim mefhumu, Attas'ın "İslami üniversite" fikrinin de merkezinde yer alır. İslami üniversitenin, Batılı üniversitelerden farkı, farklı bir değerler hiyerarşisi, epistemoloji ve insan anlayışı, özetle farklı bir dünya görüşü üzerine kurulu olmasıdır.İslam'da yüksek eğitimin amacı, "kamil insanı", yani akli, ahlaki ve manevi melekeleri bütün ve entegre edilmiş bireyi yetiştirmektir. Bu yüzden ilim, ahlak ve tefekkürü bünyesinde birleştiren Müslüman aydınlar, modem eğitimin uzmanlaşma tuzağından kendilerini korumak ve bakış açılarında evrensel ve kuşatıcı olmak zorundadırlar.Klasik tasnifi takip ederek ilimleri farz-ı ayn ve farz-ı kifaye olarak ikiye ayıran Attas, birinci kategoriye Kur' an ve tefsir, hadis ve sünnet, İslam hukuku, kelam, metafizik (tasavvuf ve irfan) ve linguistik ilimleri (Arapça ve diğer İslami ve Batılı diller), ikinci kategoriye de beşeri ilimler, tabiat ilimleri, uygulamalı bilimler, mühendislik, mukayeseli dinler tarihi, Batı kültürü ve medeniyeti, linguistik ve İslam tarihini dahil eder. İslam üniversitesinin hedeflerinden biri de, Attas'ın üzerinde ısrarla durduğu "dilin islamileştirilmesi", yani Arapça, Farsça, Malayca ve Türkçe gibi İslam dillerindeki kelime ve kavramların kaynaklar esas alınarak yeniden tanımlanmasıdır. Bu ideali gerçekleştirmek amacıyla 1987 yılında kurulan ISTAC, bugün Attas'ın yönetiminde "İslami üniversite" modeli çerçevesinde eğitim vermeye devam etmektedir.

Kommentare